Deprem(in) Dili
Prof. Dr. Hanifi Vural

Ülkemizin geniş bir coğrafyasında meydana gelen son müessif deprem, hem şiddeti hem de yol açtığı kayıplar bakımından ne yazık ki şimdiye kadar vuku bulanların en büyüklerindendir.

Milletçe sarsıldık, zelzeleyi yüreğimizin derinliklerinde hissettik ve hâlâ hissediyoruz.  

Binlerce canımız toprağa düştü, eksildik ve bir bir azaldık.

Varoluş evrenimizde her bir şey; gözlerimiz için bir işaret, kulaklarımız için bir fısıltı, aklımız için bir kılavuz olduğuna göre yaşamış olduğumuz bu büyük deprem hadisesinin de bize gösterdikleri, söyledikleri ve hatırlattıkları/düşündürdükleri vardır. Bütün bunlara, dilin; öğreten, anlatan, bildiren vs. kuşatıcı özelliklerinden dolayı ‘depremin dili’ demeyi münasip görüyoruz.  Aynı zamanda ‘dil’in maruz kalanı, muhatabı ve öznesi olan bizler; işitilebilir frekansların en yüksek tonunda seslenen, güneşin altında en aşikâr renk, çizgi ve şekillerle en belirgin netlikte görünen bu depremin diline dikkat kesildiğimizde, bundan, her daim okuyabileceğimiz ve nasıl bir ders çıkarabiliriz diye düşünmemizi kaçınılmaz kılan bir hakikatle de yüz yüzeyiz. Nihayet bu deprem; aklımızı, fikrimizi ve hatta ruhumuzu depreterek, titreterek ihmallerimizi, sorumsuzluklarımızı, mazur sayılamayacak hatalarımızı/günahlarımızı yüzümüze adeta haykırarak şunları söylemektedir:

  • Varoluş evreninde her şey, cari olan kanunlar çerçevesinde olup bitmektedir.
  • Her alanda geçerli olan kanunlar, o alanın/disiplinin varlığına imkân tanıyan formüller silsilesini oluştururlar.
  • Bilim; her bir alanda bir düzeni ifade eden bu formüller toplamının diğer adıdır.
  • Yaşanılan dünyada, büyük savrulmalara uğramamak için söz konusu kanunlara, bilimin bildirdiklerine harfiyen riayet etmek, esas olmalıdır.
  • İlgili mühendisliklerin; yapı, hidrolik, ulaştırma ve geoteknik, jeofizik alt dallarının ve jeoloji ve sismoloji gibi ilgili diğer bilim dallarının araştırıp bularak/tespit ederek ortaya koydukları ‘nizam yasaları’ tavizsiz uygulanmalıdır.
  • Gelişen teknolojinin topyekûn araç ve imkânlarından azami derecede yararlanma adına bütün hazırlıklar eksiksiz yapılmalıdır.
  • Yeryüzünün biricik bilinçli varlığı ve öznesi olarak insanoğlu için yukarıda dile getirilmeye çalışılan hususların yanı sıra, ‘eşref-i mahlûkat’ bilincini kuşananların, en azından bu kuşanışın iddiasında bulunanların dikkat ve sorumlulukları daha da büyük olmalıdır:
  • Mesleki ahlak müeyyideleri, ilgili iş ve işlemlerde tavizsiz olarak uygulanmalıdır.
  • Hak-hukuk çizgisinde ‘kul hakkı’nın hakların en büyüklerinden olduğu asla göz ardı edilmemeli.
  • ‘Bir delikten iki defa ısırılmamak’ uyarısı doğrultusunda, yaşanagelen hadiselerden gerekli dersler çıkarılmalı.
  • ‘Tedbir-takdir’ inancının tedbir payına düşenlerin ne kadar gerçekçi olarak yapılageldikleri her zaman sorgulanmalı ve gerekenler bihakkın yapılmalı.

Bu müessif depremden sonra Anadolu insanımızın tabiriyle, bir kez daha şapkaları önümüze koyup, bir daha düşünmek zorundayız. Eksiklerimizden, yanlışlarımızdan, ihmallerimizden her birimiz ayrı ayrı dersler çıkarmalıyız. Depremin ilk anlarından itibaren ortaya konan gayretler, faaliyetler insaflı nazarlar nezdinde doğrusu takdire şayandır. Devletimizin ve milletimizin el ele vererek, yapılabilecekleri en iyi şekilde yapma gayretleri ile bu büyük afeti en kısa zamanda atlatma çabası aşikârdır. Şimdiye kadar karşılaşmış olduğu büyük felaketlerden alnının akıyla çıkan milletimizin, bu sıkıntılı günleri de en kısa zamanda geride bırakacağına dair inancımız tamdır. Enkazlar kaldırılacak, tahliyeler yapılacak, sönük ocaklar yeniden tütecektir inşallah. İçimiz kanayarak ifade etmek zorundayız ki binlerimiz şehit oldu ve yine binlerimiz şifa bekliyor. Diğer taraftan deprem psikolojisini yaşamış olan milyonlarımız var. Bu mahzun ve mağdurlarımızın rehabilite edilmeye ihtiyaçları olacaktır. Elbette hususî anlamda, alanın uzmanlarına çok görevler düşmekte fakat aynı zamanda bu konuda milletçe de sorumluluklarımız vardır. Bu görevimizin bilincinde olarak yapıp edeceklerimizden, kanaatimizce en çok da öne çıkacak davranış, sağlıklı iletişim kanalları geliştirme olacaktır. Başka bir ifadeyle depremzedelerimizle olan iletişimimizde kullanacağımız sağlıklı bir ‘deprem dili’ne ihtiyacımız vardır. Ağır bir travma yaşayan bölge insanımızla iletişimde kullanacağımız dilin bazı nitelikleri şöyle sıralanabilir:

  • Dilin, dolayısıyla kelimelerin, açık ya da kapalı, imalı ya da çağrışımlı kullanımların, her hâl ü kârda muhatapta olumlu veya olumsuz etkiler uyandırdığı bilinen bir gerçektir.
  • İfade edilen her bir cümle, bir dizgeyi değil, bir ‘metin’ birimini işaretlemekte, bir anlama aracılık etmektedir. Dil göstergelerinin gösterilenleri ve etkileri iyi hesaplanmalıdır.
  • Dil bir seçkidir aynı zamanda. Kelimelerle konuşur, kelimelerle düşünür ve kelimeleri seçerek meramımızı ifade ederiz. Seçtiklerimiz, incitmemelidir.
  • Kullanılacak kelimeler, daha çok ‘teselli’nin kavram alanına iz düşürenlerden seçilmeli: “Kelimeler. Öylesine güçlüdür. Bir kalbi kırabilir ya da iyileştirebilir. Bir ruhu ayaklar altına alabilir ya da özgürleştirebilir. Rüyaları parçalayabilir veya onları canlandırabilir. Bağlantıları engelleyebilir ya da teşvik edebilir. Savunma yaratabilir ya da savunmaları eritebilir. Kelimeleri bilgece kullanmalıyız.” ( Jeffrey Brown)
  • Afet hengâmesinde yaşananları yeniden yaşatmayacak/hatırlatmayacak bir dil.
  • Yaşanmış acıları paranteze alan hatta bir yönüyle unutturan bir dil.
  • Ötelere ıraksayan bir yolculuğun, bir sınanma kıvamında kimi istenmeyen cilveleri de barındırdığını hissettiren bir dil.
  • Güzel sözün sadaka, hayır konuşmamaktansa susmanın daha erdemli olduğunu bilen bir dil.
  • Fizikî dünyamızın fizikötesiyle kuşatıldığı bilinci ile belki de kutsalların müjdelerini ima eden, ‘şimdilik’ ayrılıkların ‘gelecek’te ebedî buluşmalara dönüşeceği inancını ihsas eden bir dil.

Hâsılı, yaşamış olduğumuz bu büyük felaketin olumsuzluklarını geleceğimize taşımamak ve istikbalimizin aydınlık ufuklarını karartmamak adına umutlarımızı büyütmeli ve çoğaltmalıyız. Bunun için de bu felaketin hâl diline dikkat kesilmeli, bundan dersler çıkarmalı ve dilimizi iyi niyetlerimize ve ümitvar beklentilerimize aracı kılmalıyız.

[Bu vesileyle depremde vefat edenlerimize rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar dilerim. Aziz milletimizin başı sağ olsun.]

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da [email protected] adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.
216.73.216.194