Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı Lisansüstü Eğitim Enstitüsü mezuniyet töreni gerçekleştirildi. Haliç Yerleşkesinde gerçekleştirilen törene İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Gözen, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Şimşek ve Mütevelli Heyet Başkan Vekili Av. Hamza Akbulut’un yanı sıra akademisyenler, mezun öğrenciler ve aileleri katıldı.
Açılış konuşmalarında, üniversitenin ilmi mirası geleceğe taşıma vizyonu, lisansüstü eğitimin araştırma ve üretim kültüründeki rolü ile Filistin’de yaşanan insani dram karşısında akademik dünyanın sorumluluğuna dikkat çekildi.
Prof. Dr. Nevzat Şimşek: “Geçmişin değerlerini geleceğin bilim dünyasıyla buluşturma sorumluluğunu taşıyoruz”
Törenin selamlama ve açılış konuşmalarını gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Şimşek, üniversite olarak bilgi üretiminin yanı sıra, onu, topluma dokunan, somut ve etkili sonuçlara dönüştürmeyi temel bir ilke olarak benimsediklerini ifade ederek; “Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, adını aldığı büyük hükümdarın ilme verdiği önemi ve hikmete verdiği önemi çağımıza taşıyan bir anlayışla kurulmuştur. Bizler, bu mirasın temsilcileri olarak, geçmişin değerlerini geleceğin bilim dünyasıyla buluşturma sorumluluğunu taşıyoruz. Bugün üniversiteler, yalnızca bilgi üreten değil, bu bilgiyi toplumsal faydaya dönüştürebilen, disiplinlerarası iş birlikleri kurabilen ve küresel sorunlara çözüm üretebilen kurumlar olmalıdır.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Şimşek: “Akademik çeşitliliğimizi zenginleştirmeyi hedefliyoruz”
Lisansüstü eğitimin, çağımızın dönüşümünü şekillendiren, akademik ve entelektüel süreçlerin merkezinde yer aldığını belirten Şimşek; “Çünkü bu seviye, yalnızca bir eğitim aşamasından ibaret değildir; aynı zamanda bilginin derinleştiği, araştırma kültürünün yerleştiği ve özgün üretimin temellendiği bir yolculuktur. Bizler, öğrencilerimizin bu süreçte sadece bilgiyi edinen değil, onu sorgulayan, dönüştüren ve yeni bilgi üreten bireyler olarak yetişmesi için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, geçtiğimiz yıl açtığımız Yazma Eser Araştırmaları Yüksek Lisans ve Arap Dili Eğitimi Doktora programlarıyla araştırma altyapımızı daha da güçlendirdik. Önümüzdeki dönemde de akademik çeşitliliğimizi artıracak yeni lisansüstü programlarla bu ekosistemi daha da zenginleştirmeyi hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Şimşek: “Zulme uğrayan kardeşlerimizin yanında olmayı, vicdani bir sorumluluk olarak görüyoruz”
Prof. Dr. Şimşek, sözlerinin devamında Filistin ve Gazze’de başta olmak üzere Müslüman coğrafyalarda yaşanan insanlık dramına değindi. Prof. Dr. Şimşek; “Bizler, bugün burada, mezuniyetin gururunu yaşarken, yalnızca birkaç bin kilometre ötede, Gazze’de, nice öğrencinin, öğretmenin, akademisyenin umutları ve emekleri yok edildi. Biz, elimizdeki tüm imkanlarla, Filistin halkının ve dünyada zulme uğrayan tüm kardeşlerimizin yanında olmayı, vicdani bir sorumluluk olarak görüyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Gökçe: “Öğrencilerimizi pratik tecrübeyle yetiştirmeye gayret ediyoruz”
Törende konuşmalarını gerçekleştiren Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe ise Lisansüstü Eğitim Enstitüsü olarak üniversitenin bilimsel bilgi üretimine verdiği önemine değinerek; “Öğrencilerimizi araştırma süreçlerine dahil ederek, pratik tecrübeyle yetiştirmeye gayret ediyoruz. 2025-2026 Öğretim Yılı Güz döneminde lisansüstü programlarımıza kayıtlananlarla birlikte Enstitümüzde 1.236 aktif öğrencimiz bulunmaktadır. Kayıtlı öğrencilerimizin %71’ini Yerli, %29’unu uluslararası öğrenciler oluşturmaktadır. Bu rakamlara göre kayıtlı lisansüstü öğrenci sayımız, toplam öğrenci sayımızın %15’ini oluşturmaktadır. Kısa ve orta vadeli hedefimiz bunu önce %20, sonra da Avrupa ortalaması olarak kabul edilen %20-25 bandına yükseltmektir. Lisansüstü öğrenci sayısının arttırılması, aynı zamanda üniversitemizin araştırma, bilimsel bilgi üretme ve yayın kapasitesinin arttırılmasına etkisi bakımından da önem arz etmektedir.” ifadelerini kullandı.
Av. Hamza Akbulut: “Okumak, Müslümanın en önemli görevidir”
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkan Vekili Av. Hamza Akbulut ise konuşmasında ilmin önemine dikkat çekerek; “İlim güçtür. Yüce kitabımızda da ‘Düşmanlarınıza karşı güç hazırlayın’ diye buyuruyor. Bu sözü tefsir edenler, asıl kuvvetin ilim olduğunu belirtiyor. Yüce kitabımızın ilk emri de ‘OKU’. Okumak, bir Müslümanın en önemli görevidir. Biz bunun üstüne düşünmeliyiz. Bir insan, kendi kendine bilgisini ve ilmini geliştirmelidir. Şahsına karşı böyle bir görevi vardır. Dinimizde üzerinde en fazla durulan konulardan birisi ilim ve bilgidir. Bugün elde ettiğiniz mezuniyetinizle sizler de güzel başarılar elde edeceksiniz.” dedi.
Prof. Dr. Kurşun: “Köksüz bir anlayışın vicdan sahibi olması beklenemez”
Açılış konuşmalarının ardından Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Zekeriyya Kurşun, “Vicdan ve Gazze” başlıklı kapanış dersini gerçekleştirdi. Bilim felakete sebep olur mu? Sorusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kurşun; “Yaklaşık üç yıldır, hemen yanı başımızda olan bir coğrafyada nice bilim insanı, eğitimci, sağlıkçı ve geleceğin muhtemel bilim insanı amaçlarından ediniyorlar. Biz bu sıralarda bilim üretmeye çalışıyor, insanlığa katkı vermeye çalışıyoruz. Vicdanı herkes tanımlar ama, vicdansızlığı hiçbirimiz tanımlayamayız. Asıl vicdan, bunu besleyen kökleridir. Bilim olsa bile köksüz bir anlayışın vicdan sahibi olması beklenemez.” şeklinde ifadeler kullandı.
Prof. Dr. Kurşun sözlerini; “Araştırmalara göre, limon ağacının bulunduğu yerlere aidiyet daha fazla oluyormuş. Bunu tespit eden İsrailli bilim adamları, Filistin halkının limon ağaçlarını kestiler. Zeytin ağaçları da aynı şekilde yok edildi. Barışın simgesi zeytin ağaçları. Bütün bunlar araştırmalara bağlı olarak yapıldıktan sonra 1936-1947 yılları arasında topraklarını böldüler. Gazze halkı, Nefes almaları bile sayıya bağlanan, gıdaya, suya, enerjiye muhtaç bırakılan, hastalarını tedavi ettiremeyen bir yerde direndiler.” şeklinde sürdürdü.
“Türkiye’ye Türk ve İslâm sanatlarını öğrenmek için geldim”
Törende, yüksek lisans ve doktora mezunları adına konuşma gerçekleştiren Geleneksel Türk Sanatları Tezli Yüksek Lisans ve Sanatta Yeterlik programları mezunu Chuanyı Leı ise duygularını şu sözlerle ifade etti: “Rivayete göre, Hz. Muhammed (SAV) “İlmi Çin’de de olsa talep ediniz.” diye buyurmuştur. Ben ise tam ters bir yönde; Çin’den Türkiye’ye geldim. Birçok kişi bana “Neden Türkiye?” diye sordu. Daha önce hep Çin’de henüz yeterince çalışılmamış bir akademik alan olan Türk ve İslâm sanatlarını öğrenmek için geldim” diye cevap verdim. Şimdi tekrar düşündüğümde, bunun belki de bir tevafuk ve benim görevim olduğunu anlıyorum.” dedi.



