Filistin Meselesinin Bugünü ve Geleceği

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler programı öğretim üyelerimizin konuşmacı olarak katıldığı, “Filistin Meselesinin Bugünü ve Geleceği” başlıklı panelde İsrail’in insanlık suçu işlediğine dikkat çekildi.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne saldırıları artarak sürüyor.  Susuz, elektriksiz ve yakıtsız kalan Filistinliler, her gün tonlarca bombaya maruz kalıyor.  Hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı on binleri geçti… Üniversitemiz ilk günden itibaren bölgede barışın sağlanmasının dünya açısından önemine vurgu yapıyor. Bu noktada Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler programı öğretim üyelerimiz, “Filistin Meselesinin Bugünü ve Geleceği” başlıklı bir panel düzenledi. Yaşanan felaket ve uluslararası arenada siyasi liderlerin, sivil toplum kuruluşlarının bu felakete karşı yaklaşımları doğrultusunda düzenlenen panelde, Filistin halkının yaşadığı zulme dikkat çekildi. Panele, Rektörümüz Prof. Dr. Lokman Gündüz'ün aralarında bulunduğu pek çok akademisyenimiz ve idari personelimiz katıldı. 

Aslında Avrupa’nın Meselesiydi

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İsmail Yaylacı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Prof. Dr. Ahmet Yıldız, Filistin’de yaşananları uluslararası hukuk açısından değerlendirerek sözlerine şöyle başladı: “Bir meselenin adı, ondan ne anladığımıza dair bize işaret verir.  Filistin meselesi, bir İsrail meselesinin varlığını gösterir. İsrail meselesi, Yahudi meselesinin bir sonucuydu. Yahudi meselesi de Avrupa’nın meselesiydi. Dinî, daha da sonra da sözde bilimsel temele dayandırılan ırkçı yaklaşımı üzerinden Avrupa’nın Yahudilerinden arındırılması meselesiydi. Filistin topraklarının Yahudileri için cezbedici tarafı düşünülerek orada bir yurt oluşturulması projesine dayandı. Filistinlilerden arındırılmış bir İsrail amaçlanmaktaydı.”

Açık Bir Soykırım

Uluslararası insani hukuk açısından bakıldığında yaşananları ‘açık bir soykırım’ olarak niteleyen Prof. Dr. Yıldız, 1949 Cenevre Sözleşmesi’ne değinerek, 4 önemli ilkeyle ilgili bilgi verdi. Yıldız, “İnsan hakları söylemi, liberal bir mahiyet taşır ama uluslararası insancıl hukuk öyle değildir. Bütün kültürlerde var olan ortak değerlerin harmanlanmasına dayanıyor. Halen birtakım farklılıklar olmakla birlikte esas itibariyle insanların birbirlerini öldürdükleri devletler arasında gerçekleşen bu kitlesel ölümlerin sonuçlarını en aza indirme amacına dönük olarak birtakım ilkelerin kabulüne dayanmaktadır. En temel iki ilkesi ise savaşan ve savaşmayan ayrımı üzerinden savaşın insani sonuçlarını minimalize etmeye dönük bir yaklaşımdır. Savaşmayanlara dokunulmayacağıdır. Yani insanlara, insanların dışında kültür ve tabiata dokunulmayacağıdır. Dolayısıyla sivil ve sivil olmayan ayrımını yapmak zorundayız. Temel ilkemiz bu…” diye konuştu. Zorunluluk ve gereklilik ilkesinin de bu hukukun temelini oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Yıldız, zorunluluk ve orantılılıkla belirlenmiş savaş metotları kullanılabileceğine vurgu yaparak 3. ve 4. ilke ile de savaştan dolayı insanlara kötü muamele yapılamayacağının yer aldığını sözlerine ekledi.

Siyasi Aktörlerin Rolleri

Prof. Dr. Ahmet Yıldız’dan sonra söz alan Prof. Dr. Hasan Kösebalaban, yaşanan olayların küresel ve bölgesel etkilerine değindi.  İçinde bulunduğumuz son 20 yılda dış politikada yaşananları anlatan Yıldız, bu uluslararası sistemin aktörlerinin en büyüğünün ABD olduğunu belirterek “11Eylül’den, Irak Savaşı’ndan itibaren başlayan Amerika’nın Afganistan’ı işgali ve geri çekilmesiyle devam eden bir Amerikan güç kaybından bahsedebilirim. Dünyada Amerika eski gücünde değil. Bundan dolayı da Amerikan dış politikasında bir tartışma başlamıştı. Amerika’nın iki tane okyanusu var ve bu okyanusların bir tanesinden geri çekilerek gücünü diğer tarafa kaydırmak zorundaydı.” ifadelerini kullandı. İsrail’in kendisini savunabilecek askeri güce sahip bir ülke olduğunu da dile getiren Prof.Dr. Kösebalaban, İsrail lobisinin dünyadaki durumunu örneklerle anlatarak İsrail lobisinin bütün unsurlarıyla Amerikan politikasını belirlediğinin altını çizdi. Prof. Dr. Kösebalaban, sözlerini şöyle noktaladı: “Batı rejimlerinin herhangi bir eleştirel mesafe bırakmadan İsrail’e verdikleri desteğin kendileri açısından da neye mal olacağını hesapladıklarını düşünmüyorum.  Öncelikle bu batıya yönelik bir tehdit. İslam dünyasının sayısı anlamında kolaylıkla sindirilebilecek ve bastırılabilecek bir nüfus da yok ortada. Ama bu nüfus ne temsil ediliyor, ne sorunları çözülüyor. Ne yapacak bu insanlar? Böyle bir içinden çıkılmazlık var. Çıkılmazlık hissiyatının kolaylıkla çözülebileceğini düşünmüyorum. Sorunlar çözülmeden zaten bu hissiyat da çözülmez.”

İsrail Rejimi: Apartheid

Dr. Öğr. Üyesi İsmail Yaylacı ise konuşmasında “Apartheid” meselesi üzerinde durdu. Yaylacı, Apartheid kavramının tarihi hakkında bilgi vererek, “Apartheid, 1948'de kurulan Güney Afrika'daki siyasal rejimin adıdır. Beyaz üstünlüğüne dayalı ırki rejim.” dedi. O dönemde yaşananları, siyahilerle beyazların aynı ülke içinde nasıl farklı hukuki sistemlere tabii olduklarını, sosyal haklarda uygulanan ayrımcılığı geniş bir yelpazede anlatan Yaylacı, Apartheid rejiminin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tanımlandığını ve son 5 yıldır İsrail’in siyasal sisteminin apartheid olduğunu kabul eden uluslararası etkin bir çevrenin bulunduğunu da belirtti.

Etkinliği izlemek için tıklayınız

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da fsm@fsm.edu.tr adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.