Güzel Sanatlar Fakültesince düzenlenen ve İstanbul’un fethinin 567. yıldönümüne armağan edilen konferans dizisinin dokuzuncusunda Ayasofya’nın hatları konuşuldu.
Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı’nın moderatörlüğünde 7 Haziran’da yapılan konferansta konuşmacı olan sanatta yeterlik öğrencisi Yasemin Sönmez, “Fethin Sembolü Ayasofya’nın Hatları” başlığında konuştu. Sönmez, fetihten sonra caminin içinde ve etrafında zaman içinde yer verilen yapılarla artık onun bir Osmanlı Külliyesi haline geldiğini söyledi.
Ayasofya’da tarih boyunca çeşitli hatların iç mekânı süslediğini, bu eserlerin yapıya ayrı bir kimlik kattığını ifade eden Sönmez, hem girişte hem iç mekânda mihrap, minber gibi kısımlarda taşa mahkûk ya da duvara asılmış çeşitli eserler söz konusu olduğunu, özellikle İsm-i Celal, İsm-i Nebî, çihar yar-ı güzîn ve Haseneyn levhalarının, Ayasofya’nın fetih sonrası kimliğinin egemen unsurları arasında bulunduğuna dikkati çekti. Ancak yapının müzeye çevrildiği yıllarda yerlerinden indirilerek dışarıya çıkarılmak istenen bu 7,5 metre çapındaki eserlerin cami kapılarından çıkarılamadığı ve yıllarca bir kenarda bekletildikten sonra hayırsever İstanbul entelektüelinin sağladığı bütçe ile elden geçirilip yerlerine asıldığını aktardı.
Kalabalık bir dinleyici kitlesi tarafından izlenen konferans, soru-cevap faslından sonra oturum yöneticisinin katılımcılara teşekkürü ile sona erdi.