Vakıf Medeniyetinde Toplumsal İnşa: Osmanlı’dan Günümüze Vakıf-Aile İlişkisi Üzerine Düşünmek

“Vakıf ve Aile” temalı Vakıflar Haftası kapsamında düzenlenen “Osmanlı’dan Günümüze Vakıf-Aile İlişkisi Üzerine Düşünmek” konulu panelde, vakıf ve ailenin tarihsel ve toplumsal ilişkisi ele alındı. Üniversitemiz Vakıf Kültürü ve Medeniyeti ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle düzenlenen panelin açılış konuşmalarını Rektörümüz Prof. Dr. Nevzat Şimşek gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Turan Gökçe’nin üstlendiği panelde, Prof. Dr. Mustafa Alkan, Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ve İstanbul Vali Yardımcısı Serap Özmen Çetin konuşmacı olarak yer aldı.

Sosyal Alanları Yeniden İnşa

Rektörümüz Prof. Dr. Nevzat Şimşek, Üniversitemiz bünyesinde faaliyet gösteren iki önemli merkezimizin ortak girişimiyle Vakıf Haftası gibi anlamlı bir dönemde bu panelin düzenlenmiş olmasının taşıdığı anlamı ve derinliği dile getirerek sözlerine başladı. Rektörümüz, “Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi olarak, bu toprakların vakıf mirasını sadece tarihsel bir değer değil yaşayan bir ilke olarak görüyoruz. Bu anlayışla, Üniversitemizin merkezlerini sadece akademik birikimin üretildiği değil aynı zamanda sosyal anlamların yeniden inşa edildiği alanlar olarak konumlandırıyoruz. Bugün konuştuğumuz vakıf ve aile hakkında bağımsız iki ayrı merkezimizin olması bu yaklaşımımızın bir sonucudur.” dedi.

Vakfın Temelinde İyilik Var

Oturumun moderatörlüğünü üstlenen Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Turan Gökçe etkinliğin öneminden bahsederek sözlerine başladı. Kurucu vakıflarımızdan başlayarak Türkiye'de köklü bir geleneği olan ve aynı zamanda köklü bir gelecek potansiyelini bünyesinde barındıran vakıf müessesi ile ilgili araştırmalar yapan Vakıf Kültürü ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezimizin de müdürlüğünü yürüten Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Turan Gökçe, vakıf ve aile kavramının önemine vurgu yaptı. Vakıf ve aile kavramlarının medeniyetimizin kilidi olduğunu söyleyen Rektör Yardımcımız Gökçe, "Osmanlı Döneminde kurulmuş olan vakıflar sadece büyük bütçeli vakıflar değil çok mütevazi bütçelerle kurulmuş çok sayıda vakıf da bulunmaktadır. Kadın, erkek fark etmeksizin Osmanlı Dönemi’nde hemen herkesin vakıf kurma gayretinde olduğunu ve bu gayreti hayat boyunca sürdürdüklerini de görüyoruz. Bir diğer önemli nokta ise vakıf kurma geleneğinin sadece mali durumunun iyi olduğu dönemlerde değil aynı zamanda yoksulluğun zirve yaptığı dönemlerde de aksamadan devam ettiğini de görüyoruz. " dedi. Vakıfların temelinde iyilik duygusu olduğunu dile getiren Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Turan Gökçe, "Sevgi var, merhamet var. Bütün bunların temelinde de dini ve kültürel bir    takım dinamikler var." diyerek hayırda yarışmanın önemine vurgu yaptı. Vakfın bütün fertleri içine alan bir kültür ve medeniyet değeri olduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı.

716 Vakıf…

Panelde ilk sözü alan Ankara Hacı bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Alkan, "Osmanlı Devleti'nde Aile Vakıfları ve Sosyal Güvenlik: Evladı Vakıfla İlişkilendirmek" başlıklı bir konuşma yaptı. Prof. Dr. Alkan, şunları söyledi: “Vakıf kurma yeterliliğine sahip bir kişinin mal veya mülkünü Allah'ın yarattıklarının/kulları yararına tahsis etmesidir. Bir vakfın iki temel kurumu vardır. Hayrât kurumları ve Akarât kurumları. Akarât, hayrât kurumlarının giderlerini karşılar." dedi. Osmanlı'daki ilk aile vakfından başlayarak pek çok bilgiyi katılımcılarla paylaşan Prof. Dr. Alkan, "Osmanlı devrinde Adana sancağında 716 vakıf kurulmuştur. Bu vakıfların 297 tanesi hayrî, 331 tanesi aile ve 50 tanesi de yarı ailevi vakıf kategorisindedir. Bu vakıfların 38 tanesinin ise hangi amaçla kuruldukları tespit edilememiştir. Kuruluş amacı belli olan 680 vakfın 381'i yani vakıfların %53,21'inin vakıfların aileleri ile doğrudan ilişkili onların tasarrufunda veya denetimindedir." şeklinde konuştu.

Çocuklar Vakfiyelerle Korunmuştur

Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, "Vakıf Medeniyetinde Himaye Kültürü: Kimsesiz Çocuklar" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Geçmişten günümüze kimsesiz çocukların himayesi noktasında yapılan işlemler ve politikalar konusunda örnekler üzerinden bilgi veren Gümrükçüoğlu, Osmanlı'daki uygulamalar ile ilgili de şunları söyledi: "Osmanlı Devleti, 600 yıldan fazla zaman diliminde ayakta kalmış, çok dinli, çok kültürlü, çok mezhepli bir yapı. Osmanlı Devleti, vakıf medeniyeti deyimini hak eden bir devlet olarak kimsesiz, yetim ve fakir çocukların korunması noktasında faaliyetlerini yürütmüştür. Bu kapsamda Osmanlı Devleti; kimsesiz çocukların eğitim, muhafaza gibi ihtiyaçların karşılanmasına yönelik vakıflarıyla da dikkat çeker.  Bunun dışında bambaşka bir konu için kurulmuş bir vakıfların şartnamelerinde de kimsesiz, yetim veya o bölgedeki fakir çocukların korunmasına yönelik şartların da vakfiyelerde bulunduğunu görebiliyoruz. Hatta Fatih Sultan Mehmed Han'ın kurduğu Ayasofya Camii'nin vakıf şartnamesinde de hem yetimler için yaptırdığı okuldan hem de çocukların korunmasına yönelik maddelerin bulunduğunu söyleyebiliriz.” Gümrükçüoğlu, miras konusuna da açıklık getirerek “Çoğu kayıtta kişinin malının üçte birini isteği yere vakfedebileceği veya vasiyet edebileceği yer alır. Bu haklardan da kimsesiz çocukların faydalandığı görülmektedir. Ölünceye bakmak şartıyla da malın tamamın da vasiyet edildiğine dair de kayıtlar bulunmaktadır” bilgisini ekledi.

Her Şey Çocuklar İçin...

İstanbul Vali Yardımcısı Serap Özmen Çetin, "Vakıf Ruhunun Günümüzdeki Yansıması: İstanbul Çocukları Vakfı" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.  Çetin, şöyle konuştu: “Bir vakıf için çalışmak onun parçası olmak gerçekten mutluluk verici. Bu çalışmaların içinde olduğunuz zaman bunu yakinen gördüğünüz zaman bunun manevi hazzını hissediyorsunuz. İstanbul Çocukları Vakfı, 1999 yılında dönemin İstanbul Valisi tarafından kurulan 25 yıllık geçmişe sahip bir vakıftır. İlk kurulduğu yıllardan sonra vakfın ilk faaliyeti bir kurultay yapmak olmuş. O dönemde çocuklara ilişkin koşulları içeren sorunların konuşulduğu bir kurultay yapıldı.  Akabinde de çocuk kurultayı kitaplaştırıldı.  Sonraki yıllarda vakfın irili ufaklı birçok proje yaptığını görüyoruz. Bir sivil toplum kuruluşu olarak vakfımız; kamunun, özel sektörün ve iş insanların olduğu bir kuruluştur. Tüzükte belirtilen amaçları gerçekleştirmek için birçok alanda girişimleri desteklemektir. Vakfımız diğer vakıflardan farkı; başkanımızın İstanbul Valimiz olması ve mütevelli heyet üyelerinin 39 ilçe kaymakamından oluşmasıdır. Şehrin tamamını ilgilendiren konularla ilgili projeler üretiyoruz. Vakfımızın öncelikleri ise üstün yetenekli, dezavantajlı, yetim, evsiz, hasta, kimsesiz çocuklar ve maddi desteğe ihtiyacı olan çocuklara destek vermektedir. Çeşitli projeler üreterek sorumluluklarımızı yerine getirmektir.”

Panel, soru cevap kısmının ardından sona erdi. Katılımları ve kıymetli paylaşımları için tüm konuşmacılarımıza ve katılımcılarımıza teşekkür ederiz.

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da [email protected] adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.
18.97.14.90