Genç Araştırmacılar Fatih ve Dönemini Anlattı

28 Nisan 2018

Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin ilk etkinliği olan “Fatih Sultan Mehmet Dönemi Osmanlı Dünyası Disiplinlerarası Öğrenci Sempozyumu”nda farklı üniversitelerden genç araştırmacılar, Fatih Sultan Mehmed’i ve dönemini siyaset, sanat, eğitim, edebiyat perspektiften kapsamlı bir şekilde ele aldı.

Üsküdar Yerleşkesi’nde iki gün devam eden sempozyumun açılışında konuşan Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, sempozyumun Merkez’in ilk etkinliği olduğunu vurgulayarak, Fatih Sultan Mehmed döneminin, Osmanlı tarihinin en önemli kırılma noktası olduğuna işaret etti. Özcan, İstanbul’un fethinden sonra devletin yükselişe geçtiğini, Fatih Sultan Mehmed’in devleti siyasi, askeri ve diğer alanlarda yükseltmesiyle birlikte devleti ilk örgütleyen hükümdar olarak da tarihe geçtiğinin altını çizdi.

Kendi asistanlık yıllarında özlem duydukları bir şeyin parçası oldukları için öğrencileri tebrik eden Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman, genç araştırmacıların bilimsel metotlarla bir konuyu ele almalarının onlara ilmi hayatlarında bir çıkış noktası sağlayacağını ifade etti.

İlk gün oturumlarında; Eğitim Kurumları, Biyografi, İktidar, Siyaset ve İlişkiler başlıklarında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi alan 11 öğrenci bildiri sundu.

“Ayasofya Medresesi ortaya çıkarılmalı”

Eğitim Kurumları oturumunda Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi doktora öğrencisi Said Nohut, “Fatih Sultan Mehmed’in İlmi Hayatı ve Ayasofya Medresesi’nin Kuruluşu” başlıklı bildirisinde Fatih’in çocukluk çağında okumaya hevesli olmadığını, Molla Gürani ile tanışmasının ardından ise ilmi hayatında dönüm noktası yaşadığını kaydetti. Fatih’in İstanbul’un fethinden sonra Bizans’tan kalan dini müesseselerden biri olan Ayasofya Medresesini 1466 yılında yeniden inşa ettirdiğini, medresenin 1936 yılına kadar geldiğini ancak o tarihten sonra yıkıldığını, bu yıkılışın nedeninin ise bugün bilinmediğini aktaran Nohut; kültür mirasına sahip çıkılması adına medresenin varlığının ortaya çıkarılmasının önemli olduğunu belirtti.  

Osmanlı kültür hayatından önemli izler taşıyan bir sultan: Sitti Hatun

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi lisans öğrencisi Zehra Cüce, Biyografi oturumunda, “Fatih Sultan Mehmed’in Eşi Mükrime Sitti Hatun’un Hayatı” başlığında konuştu. Fatih’in ilk resmi eşi olan Sitti Hatun’un siyasi yönü yanında kültür tarihi açısından bıraktığı eserler ile de tarihte önemli bir yeri olduğunu, ancak hakkında yeterli araştırma yapılmadığını söyleyen Cüce; 3 ay süren düğünlerinin ise Osmanlı kültür hayatından önemli izler taşıdığını aktardı.

Sitti Hatun’un kendini hayır işlerine adayarak Edirne’de münzevi bir hayat yaşadığını ve Fatih ile çok görüşmediğini söyleyen Cüce, Edirne’de yaptırdığı Sitti Hatun Cami’nin kitabesinde ‘Dulkadiroğlu Süleyman kızı Sitti Şah yaptırdı’ yazmasının, mezar kitabesinde de Fatih yerine babasının isminin geçmesinin Sultan’a kırgınlığının bir tezahürü olabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Fatih’in sürdüğü bir derviş: Otman Baba

İktidar, Siyaset ve İlişkiler oturumunda “Fatih Sultan Mehmed Dönemi Sufi Çevre ve İktidar İlişkisi: Otman Baba” bildirisini sunan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi lisans öğrencisi Sümeyye Duras, Osmanlı’da tekkelerin devlet ile halk arasında köprü vazifesi gördüğünü, bu nedenle her padişahın sufi çevreyle yakın ilişki içinde olduğunu kaydetti. Duras, Fatih Sultan Mehmed’in, Manisa’daki şehzadeliği sırasında tanıştığı Kalenderi Şeyhi Otman Baba’ya hayli lütufkâr davrandığını, Otman baba ve dervişlerinin ordu içindekilerle ve devlet adamlarıyla iyi ilişkiler kurduğunu, zamanla gayri sünni görüşler dillendirmeleri ve halktan tepki almaları nedeniyle Otman Baba’nın Fatih tarafından sürüldüğünü aktardı.

“Fatih resmi meşrulaştırdı”

Sempozyumun ikinci gününde; Şehirleşme ve İmar, Sanat ve Zanaat, Kültür ve Edebiyat başlıklı oturumlarda 12 öğrenci bildiri sundu.

Sanat ve Zanaat oturumunda “Portreler Üzerine Bir Okuma: II. Mehmed Dönemi Resim Sanatı” üzerine konuşan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi lisans öğrencisi Hümeyra Yorgancı, Osmanlı’da padişah portreciliği geleneğinin Fatih’le oluştuğunu, bunun hanedan sonuna kadar devam ettiğini belirterek; Fatih’in resmi meşrulaştırdığını ifade etti. Fatih’i sanat adamı olarak nitelendirmenin doğru olacağını söyleyen Yorgancı, Fatih’in Avrupa’daki en erken portresinin 1460’lı yıllara ait olduğunu, resim sanatına ilgisi nedeniyle Avrupa’dan ressamlar getirttiğini ve madalyona ayrıca ilgi duyduğunu kaydetti. 

Amicis’in satırlarında fethe oryantalist bakış

Kültür ve Edebiyat başlıklı son oturumda Ordu Üniversitesi’nden yüksek lisans öğrencisi Elif Dervişoğlu “Edmondo de Amicis’in İstanbul’unda Fetih ve Fatih” başlıklı bildirisini sundu. 1874’te İstanbul’a gelen İtalyan seyyah Edmondo de Amicis’in ‘İstanbul’ adlı kitabını oryantalist bir bakışla kaleme aldığını, seyyahın fethi anlatan satırlarında sanki hadise esnasında oradaymış gibi güçlü tasvirler kullandığını söyleyen Dervişoğlu; fetihle ilgili kullandığı ‘tanrının intikamı’ ifadesinin ise Bizans kaynaklarında da yer almasının dikkat çekici olduğunu kaydetti. Fetihten 400 yıl sonra bile Batılı bir seyyahın İstanbul’un Türkler eline geçmesini ‘tanrının intikamı’ şeklinde nitelendirmesinin tartışılması gerektiğini belirten Dervişoğlu, Amicis’in Osmanlı’ya dair Batı tarih yazımında asırlara dayanarak süregelen yazılı ve sözlü bir tarih telakkisi olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Hocalar öğrencileri değerlendirdi

Oturumların ardından Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Prof. Dr. Nihat Öztoprak ve Dr. Öğr. Üyesi Fatma Kaytaz öğrenci bildirileriyle ilgili değerlendirmelerde ve önerilerde bulundu.

Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, bilimin gençler tarafından ilerletileceğine duyduğu ümidin arttığını, bilimde gelenin gideni mutlaka aşması gerektiğini yoksa bilimin ilerleyemeyeceğini ifade etti.  

Gençlere deneyim kazandırmak amacıyla sempozyumu düzenlediklerini belirten Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, bildirilerin mutlaka bir sorusu, bir hipotezi ve sonucu olması gerektiğini ve kaynakların zikredilmesinin önemli olduğunu hatırlattı.

Prof. Dr. Nihat Öztoprak, bildiri sahiplerinin anlatımlarıyla adeta o döneme gezintiye çıktıklarını söyleyerek, öğrencilerin Fatih ve dönemini hayli kapsamlı ele almalarını takdirle karşıladığını söyledi.

Dr. Öğr. Üyesi Fatma Kaytaz ise düzenleme kurulu ve öğrencilere teşekkürlerini iletti.

Bize Sorun

Üniversitemiz hakkında merak ettiğiniz veya bilgi almak istediğiniz konuları “BİZE SORUN” aracılığı ile yazılı ortamda öğrenebilirsiniz. Yapmanız gereken sadece formu doldurup göndermek.

S.S.S

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılında kuruldu. Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı, Sinan Ağa bin Abdurrahman Vakfı, Nurbanu Valide Sultan Vakfı, Hatice Sultan Vakfı, Abdullahoğlu Hacı Abdülaziz Ağa Vakfı olmak üzere 5 kurucu vakfın gelirleri ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor.

Üniversiteyle ilgili tüm soruların yanıtlarına 0212 521 81 00’dan ya da fsm@fsm.edu.tr adresine e-posta gönderilerek ulaşılabilir. Ayrıca sosyal medya hesaplarından da tüm sorular yanıtlanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde eğitim dili Türkçedir. İslâmi İlimler Fakültesi’nde eğitim dili Arapça, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Psikoloji Bölümünde ise %30 İngilizcedir.

Eğitim ücretlerindeki artış Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi’ne (ÜFE) göre belirlenmektedir.

Öğrencilerin derslerin tamamına devam etmesi esastır. Teorik derslere %70, uygulamalı ve laboratuvar derslerine %80 devam etmek zorunludur.

Üniversitede çift anadal programı mevcuttur. Öğrenciler çift anadal programına, eğitim gördükleri anadal lisans programında en erken üçüncü yarıyılın başında, en geç ise beşinci yarıyılın başında; anadal ön lisans programında en erken ikinci yarıyılın başında, en geç ise üçüncü yarıyılın başında başvurabilir. Öğrencinin çift anadal programına başvuru yapabilmesi için anadal programında aldığı tüm dersleri başarıyla tamamlamış olması, başvurusu sırasındaki genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 3.00 olması, anadal programının ilgili sınıfında başarı sıralaması itibarı ile en üst %20 içerisinde bulunması ve başvurulan programın varsa özel koşullarını (yabancı dil yeterliliği, başarı sıralaması koşulu gibi) sağlaması gerekmektedir. Çift anadal programına kabul edilen öğrencilerden ayrıca bir ücret alınmaz. Ancak anadal programından mezun olduktan 2 yıl sonra ÇAP programındaki öğrenimini tamamlayamayan öğrencilerden ÇAP programının kalan öğretim süresinin ücreti alınır.

Üniversitede güz ve bahar yarıyıllarına ilave olarak yaz okulu açılabilir. Yaz okulu süresi kayıt ve sınav dönemleri hariç 7 haftadır. Yaz okulunda açılacak derslere kayıt yaptırmak, öğrencinin isteğine bağlı olup zorunlu değildir. Yaz okulu ücretleri, alınacak olan dersin AKTS değeri ile birim AKTS ücretinin çarpımı ile belirlenmektedir.

Üniversitemizde öğrenciler, kurum içi yatay geçiş ile bölüm değiştirebilmektedir. Kurum içi yatay geçiş iki şekilde yapılmaktadır. 1. Merkezi Yerleştirme Puanı ile: Başarı koşullarına ve program eşdeğerliliğine bakılmaksızın, öğrencinin üniversitemize kayıt yaptırdığı yıl aldığı puanlara göre yapılan değerlendirmedir. Kayıt olduğu yıl alınan merkezi yerleştirme puanları, yatay geçiş yapmak istenilen programın o yıl oluşan taban puan türüne eşit ya da yüksek olmalıdır. Taban puanı yeterli olan her programa yatay geçiş için başvuru yapmak mümkündür. 2. Ağırlıklı Genel Not Ortalaması İle: Öğrenciler, kayıtlı oldukları bölümlerin eşdeğeri olan bölümlere kurum içi yatay geçiş için başvurabilirler. Kurum içi yatay geçiş için öğrencilerin, kayıtlı olduğu programda aldıkları tüm derslerden başarılı olmaları ve bitirmiş olduğu dönemlere ait genel not ortalamasının 4.00 üzerinden en az 2.00 olması şarttır. Ön lisans diploma programlarının ilk yarıyılı ile son yarıyılına, lisans diploma programlarının ilk iki yarıyılı ile son iki yarıyılına yatay geçiş yapılamaz. Kurum içi yatay geçiş yapan öğrenci mevcut bursundan yararlanamaz. Ancak kurum içi yatay geçiş yapan öğrencilerin, ilgili puan türündeki taban puanı, başvuru yaptığı programın Üniversiteye Giriş Bursu dilimlerinden herhangi birine yeterli gelmesi halinde, ilgili burs diliminden faydalanır.

Öğrencilerin, akademik ve idari personelin eğitim ve araştırma ihtiyacını karşılamak amacıyla üniversitede 6 kütüphane mevcuttur. Merkez kütüphane Türk Hava Yolları Kütüphanesi adıyla Topkapı Yerleşkesi’nde yer alıyor. Tüm yerleşkelerdeki tam donanımlı kütüphanelerde farklı dillerde toplam 90 bin kitap, 245 bin elektronik kitap, yüzlerce dergi, veri tabanı, günlük gazete ve film arşivi kullanıcılara sunuluyor. Kütüphanelerde ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca yayınlar mevcut. Kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa sürede ve en üst düzeyde karşılamak, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma-geliştirme faaliyetlerinin alt yapısını oluşturmak amacıyla kütüphanelere satın alma ve bağış yoluyla eserler kazandırılıyor. Üniversite bünyesinde koleksiyon eserler de bulunuyor. Kaynaklar açık raf sistemiyle kullanıma sunuluyor. Kaynakların ödünç verilmesi, kitap siparişi gibi hizmetler profesyonel bir kadro tarafından yönetiliyor. Kütüphaneler sınav dönemlerinde 7/24 hizmet veriyor.

Öğrenciler bilgisayar laboratuvarları ve kütüphanelerdeki bilgisayarlar aracılığıyla internetten yararlanıyor. Ayrıca tüm yerleşkelerdeki kablosuz ağ bağlantısıyla da her yerden internete erişim sağlanıyor. Öğrencilerin baskı ihtiyaçlarını karşılayacak fotokopi merkezleri de yerleşkelerde hizmet veriyor.

45 öğrenci kulübü var. Kültür, sanat, spor, bilim alanlarında faaliyet gösteren kulüplerde sempozyumlar, konferanslar düzenleniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor, ilgi alanlarına yönelik kurslar açılıyor.

Üniversiteye bağlı öğrenci yurdu bulunmuyor. Üniversiteye şehir dışından gelen öğrencilere tanıtım günlerinde, üniversiteye yerleşen öğrencilere kayıt döneminde yurtlarla ilgili bilgilendirme yapılıyor ve öğrenciler kurumsal yapıya uygun yurtlara yönlendiriliyor.

Tüm yerleşkelerde yemekhane ve kantin mevcuttur. Yemekler temizlik ve hijyen kuralları gözetilerek gıda mühendisinin ve sağlık personelinin gözetiminde usta aşçılar tarafından pişiriliyor. Öğrenciler ücret karşılığında yemekhane ve kantinden yararlanabiliyor.

Üniversitemiz uluslararası denkliğe sahiptir. Tüm mezun öğrencilere aldıkları derslerin ve notlarının Avrupa Eğitim Sistemindeki karşılığını gösterir nitelikte Diploma Eki düzenlenmektedir.

Değişim programı süresi içinde öğrencinin üniversitedeki kaydı devam eder ve bu süre öğretim süresinden sayılır. Öğrencinin değişim programında aldığı derslerin intibakları, kayıtlı olduğu birimin yönetim kurulu kararı ile yapılır.

Uluslararası öğrencilerin kabulü, ilgili mevzuat hükümlerine göre yapılır. Hangi programlara yurt dışından öğrenci kabul edileceği, bunların kontenjanları, başvuru tarihleri ve ödeyecekleri ücretler Senato kararı ve Mütevelli Heyet onayı ile belirlenir. Detaylara iro.fsm.edu.tr/ adresinden ulaşılabilir.