7 Nisan 2018
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ), Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) ve Mirasımız Derneği ortaklığında düzenlenen İsrail’in İşgal Stratejisi 1982 Oded Yinon Büyük İsrail Planı sempozyumunda İsrail’in bölgedeki işgali ile planları ele alındı.
FSMVÜ Haliç Yerleşkesi’nde iki oturum halinde düzenlenen sempozyum öncesi Mirasımız Derneği’nin “Kudüs Uluslararası Karikatür Yarışması”nda dereceye giren eserlerin sergisi açıldı.
“Büyük İsrail değil büyük İslâm birliği için buradayız”
Sempozyumun açılışında konuşan ESAM İstanbul Başkanı Ekrem Arıkan, “Oded Yinon” planını merkez olarak uzun zamandır incelediklerini, ülkemizde ve bölgede gerçekleştirilen birçok siyasi olayda plandan parçalar gördüklerini ifade ederek; 1990’lı yıllarda Necmettin Erbakan’ın bu planı deşifre ettiğinin altını çizdi. İşgalci İsrail’in planına karşı neler yapabileceklerini konuşmak üzere sempozyumu düzenlediklerini belirten Arıkan, “Büyük İsrail değil büyük İslâm birliği için buradayız.” diye konuştu.
“Müslümanlar gaflete kapıldı”
Mirasımız Derneği Başkanı Muhammet Demirci ise Necmettin Erbakan’ın İsrail hakkındaki öngörülerini o günlerde yeteri kadar önemsemediklerini söyleyerek şöyle devam etti:
“Erbakan Hocamız bizlere bu planla ilgili ‘Her taşın altında Siyonist var demiyoruz ancak Yahudi hiçbir taşın altını boş bırakmaz diyoruz.’ derdi. Hocamız bize her an bu plandan bahsederdi. Biz dünya Müslümanları, İsrail’in her anlamda güçlü olduğu gafletine kapılarak bir şeyler geliştiremez hale geldik. Biliyoruz ki Allah, İsrail’in hain planlarını gerçekleştirmesine müsaade etmeyecektir.”
“Kudüs’ü Türkiye kurtaracak”
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman, Kudüs’ün Filistin ve Müslüman coğrafyasının kanayan yarası olduğunu, Kudüs deyince Abdülhamid Han’ı ve Erbakan Hoca’yı anmadan geçemeyeceklerini dile getirerek, “Kudüs ancak ülkemiz tarafından yapılacak çalışmalarla kurtarılacaktır. Planlar iyi tespit edip, karşılığını vermeliyiz.” dedi.
İsrail’in arkasındaki güç: Amerika
İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Köroğlu başkanlığındaki ilk oturuma; Başbakanlık Başdanışmanı Ömer Korkmaz, Araştırmacı-Yazar Ercan Caner, Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eldar Hasanoğlu ve Gazeteci Nevzat Çiçek konuşmacı olarak katıldı.
Başbakanlık Başdanışmanı Ömer Korkmaz, dünyadaki Yahudi nüfusunun 25 milyon, Müslüman nüfusunun ise 1 milyar 700 milyon olmasına rağmen, İsrail’in ürettiği ekonominin, istihbarat çalışmalarının, akademik bilginin Müslümanlardan fazla olabileceğini ifade ederek, “İsrail’in arkasında onu ayakta tutan başka bir güç var, o da Amerika. Amerika dediğimiz devlet, İngiltere’nin 1914’ten sonra başımıza musallat ettiği ve o topraklarda kurduğu devleti korumak için, hamilik yapmak için elinden gelen her şeyi yapan bir devlet.” değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut parametrelerle Ortadoğu’daki problemleri anlamanın mümkün olmadığını, Uluslararası İlişkiler Bölümlerinde mutlaka dinler tarihi ve mezhepler tarihi derslerinin okutulması gerektiğini kaydeden Korkmaz şöyle devam etti:
“Bu bölgelere nifak tohumu sokan güçler, bizim okuttuğumuz parametrelerle okutmuyorlar dünyayı. Onların baktıkları bir dünya var ve bunun temelinde de mezhepler ve dinler tarihi yatıyor. Bugün itibarıyla Amerika’nın Suriye’de olmasının hiçbir ekonomik mantığı, hiçbir askeri mantığı yok, tek bir ihtimal var, o da ‘teopolitik’ nedenler yani dini nedenler. Protestan Amerikan dini devleti, derin devleti, İsrail’i bölgede korumak için bölgede büyük üsler kuruyor. Bunu böyle okumazsak, bölgedeki olayları anlayamayız.”
“İsrail mezhepleri kullanıyor”
Araştırmacı-Yazar Ercan Caner, “Oded Yinon” planı üzerinde Türklerin önemle durması gerektiğini belirterek, Büyük Ortadoğu Projesi’nin arkasında doğalgaz kaynakları ve 22 ülkenin parçalara bölünmesinin yer aldığını kaydetti.
İsrail’in “Oded Yinon”a göre Müslümanların en zayıf tarafı olan mezhepleri kullanarak birlik ve beraberlik içinde olmalarını engellendiğini vurgulayan Caner, bu nedenle planda Müslümanların konumlarının kâğıttan evler olarak gösterildiğini söyledi.
“Karşımızdaki zihin dünyasına yerel bir zihinle çıkmalıyız”
Gazeteci Nevzat Çiçek de Ortadoğu coğrafyasında İsrail’in kendi güvenliğini ve geleceğini oluşturmak için planlar yaptığını ve “Oded Yinon”un da bunun parçası olduğunu ifade etti.
Çiçek, İsrail’in “Oded Yinon”u uygulama noktasında psikolojik savaş ve medya ayağını iyi kullandığını aktararak, “Karşımızda sadece İsrail yok, sadece Amerika yok, bir zihin dünyası var ve o zihin dünyasına karşı sizin bir zihin dünyasını yerelden çıkarmanız lazım. Uzlaşılabilir maddeler üzerinden öncelikle hareket etmemiz lazım. Eğer biz mezhepsel fay hatlarını bir şekilde kaşımaya devam edersek, yaklaşık bin yıldan beri yapılan ve bir yere gelmeyen meselede, bu siyasal atmosferde daha çok parçalanma ihtimalimiz göz ardı edilmemeli.” diye konuştu.
Oded Yinon’un Arap Baharı ile bağlantısı
İstanbul Üniversitesi öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüsnü Koyunoğlu başkanlığındaki ikinci oturumda ise Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Araştırmacı-Yazar Ömer Vehbi Hatipoğlu, Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar ve ESAM İstanbul Enerji Araştırmaları Direktörü Hakan Balcı konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Oded Yinon’nun Arap Baharı ve sonrası ile bağlantısı üzerinde durdu. Planın, Ürdün nehrinden Akdeniz’e kadar olan coğrafyanın Arapsızlaştırılarak Yahudi nüfusunun arttırılmasını esas aldığını söyleyen Okur, bu amaç uğruna etnik ve dinsel meselelerle coğrafya insanının etkisiz hale getirildiği değerlendirmesinde bulundu. Oded Yinon’da belirtilen, Ortadoğu halklarının içeriden bir devrimci dönüşüm yaşamadıkları müddetçe gelecekte İsrail’e tehdit teşkil edemeyeceği düşüncesinin Arap Baharı ile tehdide uğradığını ifade eden Okur, Tunus’ta hareket başladığında İsrail genelkurmayının bunu doğrudan güvenlik tehdidi olarak algıladığını ifade etti.
Arap Baharı’yla yaşanmaya başlanan değişim dalgasının darbeler ve iç savaşlarla beraber kırılmasından ve planda ifade edilen etnik hatlara ve dini azınlıklara dayalı olan parçalı sosyolojik yapının temel çatışma zemini haline getirilmesinden İsrail’in istifade ettiğinin altını çizen Okur, “O yüzden Arap Baharı ve İsrail ilişkisini incelerken şunu görüyoruz. İsrail, meselenin ilk kısmıyla ilgili ciddi tedirginlik duyuyor ve bunu Amerika’ya aktarıyor, ikinci kısmında ise Suriye iç savaşının derinleşmesi, Irak’a sıçraması ve bölgeyi yakmaya başlamasının kendisini kuvvetlendirdiğini görüyor ve bunun verdiği avantajla Kudüs meselesini tekrar gündeme getiriyor.”
“İnsanlar etten ve kavramdan putların peşine düştü”
Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, dini ve dindarı istismar eden yapılarla terör arasındaki ilişkinin ve bunun bir vekâletler savaşına dönüşmesinin coğrafyaya bozgun yaşattığını dile getirerek, “Müslümanlık iddiasındaki toplumlar samimiyetle birlikte bilgi ve bilinç Müslümanı olmayı tercih etselerdi bugünkü bozgunu yaşamayacaktık. Eğer kutsal kitabımızı gerçek anlamda okusaydık, Allah’ın bizleri etten putlara karşı yani konuşan putlara karşı ve kavramsal putlara karşı uyardığını, kitabımızın temel ikazının da bu konuyla ilgili olduğunu görürdük. Görmediğimiz için insanımız etten ve kavramdan putların peşine düştü ve onların menfaatleri doğrultusunda birbirlerini öldürdüler ve bunun adı da bugün vekâletler savaşı oldu.” dedi.
Allah’ın varlığına ve birliğine delil manasında kullandığı 3 ayetin okunması, anlaşılması, üzerinden fikir ve düşünce üretilmesi ve gereğinin yapılmasıyla Ortadoğu’da çözüm için büyük adım atılmış olacağını kaydeden Ağar, “Birinci ayetten kastım indirilmiş ayetler yani Kur’an-ı Kerim’in okunması, anlaşılması ve üzerinde fikir ve düşünce üretilmesidir. Bu insanlığın geleceği açısından büyük değer taşıyor. İkinci ayetten kastım yaratılmış ayetlerin gereğini yapmak, yani mikro âlemden makro âleme okumak, anlamak ve üzerinde fikir ve düşünce üretmek. Yani teknoloji geliştirmek. Üçüncüsü ise sadece yaratılmış ayetleri değil yaşayan ayetleri okumak yani insanı iyi okumak. Batı dünyası yaratılmış ayetlerle ilgili inisiyatifi ele geçirmesinden itibaren ürettiği gücü, insanlığı sömürmek ve istila etmek için kullanmıştır. Bu yüzden bugün Ortadoğu coğrafyası Batı tarafından yağmalanıyor.” diye konuştu.
İsrail’in İşgal Stratejisi 1982 Oded Yinon Büyük İsrail Planı sempozyumu, dinleyicilerin ve basının yoğun ilgisi ile tamamlandı.